Dijital teknolojilerin çevre üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Literatürde dijital araçların kullanımından elde edilen verilerin çevre üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu savunan birçok araştırma bulunmaktadır. Veri merkezlerinin enerji tüketimi hızla artmaktadır. İnsanların kullanmakta olduğu akıllı telefonlar da çevreye zararlı koşullar altında üretilmekte ve birkaç yıl kullanıldıktan sonra ise çevrede toksik etki bırakmaktadır. Bu zehir etkisi e-atık olarak da anılmaktadır.
Veri merkezleri her yıl yaklaşık 200 milyar kWh enerji tüketmektedir. Bu ise 150 milyon metrik tondan fazla karbon kirliliği anlamına gelmektedir. Ayrıca, birçok kişinin günlük kullandığı akıllı cihazlar, dünyadaki çöp sorununun büyümesine neden olmaktadır. Birleşmiş Milletlerin düzenli yayınladığı raporlarda yer alan istatistiki verilere göre, dünya genelinde her sene tahmini 50 milyon ton kısmen zehirli elektronik atık üretilmektedir. Bu atıklar her sene artmakta ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Dolayısıyla dijitalleşme çevre için bir tehdit unsuru olarak kabul edilmektedir.
Ortalama bir insan ömründe, her bireyin en az 8 elektronik cihaz kullandığı göz önünde bulundurulduğunda, bu cihazların üretiminden kaynaklanan e-atıkların çevreyi muazzam ölçüde kirlettiği sonucuna ulaşılabilmektedir. Elektronik cihazlar çevreye uygun şekilde belgelenmemekte ve uygun geri dönüşüm yöntemleriyle üretilmemektedirler. Bu nedenle dijital ekonomilerde döngüsel ekonomi yaklaşımları hala tam olarak benimsenmemiştir denilebilir.
Öte yandan, elektronik cihazlara olan yüksek talebi karşılamak için gereken mineral ve metalin kontrolsüz şekilde tüketimi ise kısıtlı kaynakların son derece yanlış kullanımına neden olmaktadır. Dünya Bankası, bir yandan dijital ekonomileri kalkındırırken diğer yandan yeşil ekonomilere geçişi sağlamanın metal kaynaklarda %500'lük bir artışa neden olacağını öngörmektedir. Bu sebeple gerek yeşil enerjilerin verimli kullanımı gerekse önemli mineraller ve metallerin tüketimlerinin yakinen izlenmesinin insanlık için en önemli önceliklerden olduğu herkesçe kabul görmektedir.
Kıt kaynakların verimli kullanımı tedarik zincirinin doğru yönetimiyle mümkündür. Dolayısıyla, tedarik zincirlerindeki her bir halka ürünün son tüketicinin tüketimine kadar izleyen süreçlerinin yakından takibini sağlayan dijital platformların kullanımının teşviki sürdürülebilirliğin sağlanması adına ekonomiler için oldukça önemlidir. Günümüzde, tedarik zinciri yönetiminin başarılı biçimde takibini sağlayan bu dijital platformlardan en sık kullanılanı ve bilineni Dijital Ürün Pasaportudur (DPP).
Başarılı bir çevre yönetimini teşvik etmek için geliştirilen dijital platform Dijital Ürün Pasaportu (DPP), bir ürünün tedarik zincirinin her aşamasında ürünün menşei, içeriği, bakımı, sökülmesi ve geri dönüşümü hakkında bilgi toplamaktadır. Bazı firmalar bu dijital platformun gizli teknolojik bilgi birikimini halka açmasından ve gizli şirket verilerinin üçüncü şahıslarla paylaşılmasından çekinmektedir. Son dönemde bu gibi hassasiyetlerin giderilmesi için yeni bir dijital teknoloji geliştirilmiştir. Bu dijital teknoloji özellikle tedarik zincirlerinin şeffaflığını artırmak için geliştirilen bir teknolojidir ve firmaların güvenlik sorunlarına çözüm olarak kullanılan başarılı bir girişimdir.
Bilinçli tüketiciler, Dijital Ürün Pasaportu dijital platformunu tercih etmektedirler. Çünkü bu platform mevcut iş modelini değiştirmek ve geliştirmek için son derece pratik kullanımlı bir platformdur. Günümüzde firmalar ürettikleri ürünü sattıktan sonraki süreçleri pek önemsemezler. Fakat Dijital Ürün Pasaportu dijital platformu sayesinde işletmeler için B2B, B2C ve B2G iletişim kanallarını açık tutarak bir sonraki ürünün satışını kolaylaştırabilmekte ve sattıkları ürünlerle ilgili platform üzerinden kolayca ulaştıkları geribildirimler ile ürünlerini talep edilen en mükemmel ürün haline getirebilmektedirler. Özetle Dijital Ürün Pasaportu vb. fonksiyonlara sahip diğer dijital platformların firmalar tarafından kullanılması, ekonomilerin kalkınmasında etkin rol oynamaktadır. Bu dijital platformlar sayesinde sergilenecek tüketici odaklı yaklaşımlar; daha döngüsel bir ekonomiye geçişte atılması gereken en temel adımlardandır.