Komplo mu, korona mı?

İnsan hayatı üzerinden kurulan komplo teorilerinden hiç hazzetmem.

Her ne kadar savaşlar da bir nevi insan hayatı üzerinden komplo teorileri olsa da, insanları toplu ölümlere götüren, panik ve kaos ortamlarını tetikleyen komplo teorileri bana göre sadece filmlerden ibarettir.1997 yapımı ve Mel Gibson’ın başrollerini oynadığı o muhteşem Komplo Teorisi filmi gibi.

Virüs çıktığı günden beri whatsup guruplarında ve sosyal medyada ne komplo teorileri üretildi. Birileri hayal gücünü zorlayıp virüsün nasıl üretilip yayıldığını, bu sayede dünya düzenini birkaç ailenin nasıl değiştireceğini afili resimlerle ve dramatik müziklerle hazırlayıp yaydı.

Nerdeyse dünya nüfusunun %80’ni etkileyen ve yaşam biçimlerimizi altüst eden korona virüsü, yani bilimsel adıyla Covit-19 hakkında herkesin bir şeyler yazmaya başladığı bu günlerde sadece adet yerini bulsun diye değil, devlette görev yaparken şahit olduğum bir hadisenin ne kadarda bu günlerle ilintili olduğunu düşündüğüm için yazıyorum bu satırları.

DÜNYA’YA YÖN VEREN TOPLANTILAR

2009 Ocak ayıydı sanırım.

Henüz Bush yönetimi Obama’ya devretmemiş, topal ördek durumunda olduğu günlerdi.

Dünya devi bir teknoloji firmanın her beş yılda bir düzenlediği toplantılarından birine davet edilmiştim. Komplo teorisyenleri için bir ipucu da vereyim, aynı Bilderberg veya Davos toplantıları gibi bir şey.

Türkiye’den davet edilen 4-5 kişilik gurupta, başbakanlığı temsilen bulunmuştum. Dünyanın dört bir yanından davet edilenlerin sayısı 300-400 kadardı. Özellikle teknoloji ve ekonomi ağırlıklı bir katılımdı. Toplantının açılış yemeği için Barselona yakınlarında bir Katedral Kapatılmış ve o tarihi mekan komple davet sahibi firma tarafından kiralanmıştı.

Şimdi ne alakası var Korono Virisü ile İspanya’da 2009 yılında yapılan toplantının dediğinizi duyar gibiyim.

HEDEF 2020 SONUÇ ÇİN EKONOMİSİ

Şöyle ki; Toplantının ana teması 2020 yılında Batı sistemin konforunun ekonomik olarak etkileriydi.

3 günlük toplantının ana konuşmacıları o dönemki ABD Başkanının baş ekonomisti, Beyaz saray baş ekonomisti ve dünyanın sayılı ve saygın üniversitelerinin ekonomi kürsü başkanları ve teorisyenlerinden oluşmasıydı.

Oturumlarda ele alınan temel konu 2020 yılına kadar Dünya ekonomisinin teknolojik gelişmelerle beraber nereye evrileceği ve bu süreçte tehlike olarak görülen 3 eksene dikkat çekilmesiydi. Birinci sırada Çin’in olması kimseyi şaşırtmamıştı. İkinci olarak Hindistan ve üçüncü olarak ise Pakistan-Türkiye eksenin batının refah ve ekonomisine tehlike oluşturacağı ifade ediliyordu.

O günün şartlarında bunu biraz da koltuklarımız kabararak dinledik ve sadece içimizden ‘İnşallah’ diyebilmiştik.

Toplantının 3. gününde işin rengi değişip, sonuç bildirgesinde 2020 yılında batı sistemi için en büyük tehlikenin Çin’in hızlı yükselişi ve her ne şekilde olursa olsun durdurulması gibi bir sonuç çıkmıştı. Konuşmacılardan biri bunu özetlerken Çin’in yükselişininin 2020 ye kadar ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini ifade ederken, bir ara askeri tedbirlerden bile bahsetmişti. O gün için gülüp geçilecek bir cümleydi.

Geldiğimiz noktada birkaç ay gibi kısa bir sürede Covit-19 Çin’i tarumar etti. Çin 20 yılda kazandığı performansı 2 ayda kaybetmiş, nerdeyse ekonomik olarak yerle yeksan olmuş durumda.

İpin ucu İran ve İtalya’nın anlamsız rahatlığı ve lakaytlıkları nedeni ile nerdeyse dünya genelinde kontrolden çıkma noktasına gelmiş, eğer batının bir komplosu ise bile dönüp o komplo şimdi batıyı, yani Avrupa ve Amerika’nın konforunu da vurmuş durumda.

KAPİTALİZMİN ÇÖKÜŞÜ, YAŞASIN YENİ SİSTEM

Şu bir gerçek ki, bu salgın bittiğinde dünya ekonomisi ciddi bir değişikliğe gebe. Pek çok firmanın gelecek planları değişecek ve değişmeye başladı bile. Uluslararası markalar bütün yumurtaları Çin sepetine koymanın ne kadar hatalı olduğunu görüp, üretimden hammaddeye riskleri dağıtma kararları almaya başladı. Hatta bazı sektörlerde dünya devi firmalar bugünden iflas etmiş durumda. Küçük büyük birçok ülke bu krizin faturasını yıllarca ödemek zorunda kalacak.

Dünya yeni bir sisteme evriliyor. Adına kapitalizmin çöküşü de diyebiliriz, yeni bir ekonomik sistemin doğuşu da.

Saadettin ÇAY 15.03.2020